Eve girdim.
Elimde kızımın istediği al-vey İskenderun döneri.
Oğlum okuldan gelmiş, odasında üzerini değiştiriyor.
Ama hava gergin.
“Nasılsın oğlum” dedim?
“İyiyim” dedi.

Sofraya oturduk,
klasik sorular. Günümüz nasıl geçti? Var mı söyleyecek sözü olan?
Ama hava hala bir tatsız.

Hanım patladı.
-“Sen milletin aklıyla hareket etmeye devam et. Millet seni kullanıyor. Oğlum sen safsın. Niye arkadaşlarının dediklerini yapıyorsun?”

Tanıdığım en düzgün, en beyefendi, en dürüst, en saf, en değerli, en sevdiğim şahsiyet oğlum. O yeşil, buğulu-hafif kanlı gözleriyle baktı bana.

-“Sen anlat oğlum” dedim.

“Arkadaşımla birlikte okula bisikletle gidiyoruz. Okul çıkışı kilidinin anahtarını bulamadı. Kendi bisikletini okulda bırakmak zorunda olduğu için bana sen de bırak dedi. Ben de bıraktım. Birlikte yürüyerek eve geldik.” dedi.

-“Tamam sorun yok, iyi olmuş” dedim.

Hanım atladı.

-“İyi de hep milletin dediğini yapıyor, her söyleyenin arkasına gidiyor. Bunun saflığından faydalanıyorlar. ” dedi.

Oğlum: -“Ama ben onu 3 yaşımdan beri tanıyorum, onu kıramazdım.” dedi.

-“Aferin oğlum, eğer kendi isteğinle bunu onayladıysan ki öyle görünüyor aynen böyle devam et. Sen iyi olmaya devam et. Ezme ve kendini ezdirme. İnsan ol, insanca yaşa.” dedim.

Bu iyilikle, bu iyi niyetle babası misal çok acı çekecek ama olsun.
İyi olup acı çekmek, kötü olup acı çektirmekten iyidir.
Ya Rabbim bana verdiğin tüm nimetlere ve değerli kızım ve oğlum için sana binlerce kez şükürler olsun.
Hanım da inşAllah bu süreçte üçümüzün arasında eriye eriye iyi bir birey olacak.
Yaş iken eğemediğimiz ağacı, el birliğiyle eğeceğiz.
Ona da ayrı selamlar.
Vesselam.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir