Tanım Teorileri: Platon’un İnsanı ders notları…
İnsanın Tanımına Dair ders notları… başlıklı yazı:
https://www.ahmetcevahircinar.com.tr/2020/04/19/insanin-tanimina-dair-ders-notlari/

“Namazın kazası olur ama sohbetin kazası olmaz.”
Süre içinde olan şeyler telafi edilebilir an içinde olan şeyler telafi edilemez. Anda olan şeyler tekrar edilemez.
Bir etkinliğin bayağılığı ve derinliği hangi açıdan ölçülebilir?
Biçimsel benzerlik ve içerik benzerliği arasında fark yok mu? Ne konuşuyoruz, nasıl konuşuyoruz? İçerik biçimle birleştiği zaman yeni bir tür oluşur.
Soru sormak ciddi bir iştir. Kalitenizi ve kalibrenizi ortaya koyar. Soru sizi aptal durumuna da düşürebilir.
Kutsal kitaplardaki insan tanımlarını neden dikkate almıyorsunuz?
“İnsan, rabbine karşı pek nankördür.” (Âdiyât Suresi – 6. Ayet) bize insan hakkında nasıl bir tanım yardımında bulunabilir. “İnsan iki ayaklıdır” tanımıyla ayetteki içeriğin alakasını ve alakasızlığını tespit etmemiz gerekir. Aradığımız apodiktik/burhani deliller, retorik söylemler değildir.
Kutsal kitapların bir zekâ seviyesi var. Kutsal kitap uyarma ve ödüllendirme amacıyla geldiği için bizi ikna etmek için bir yaklaşım kullanır.
Usul-u Din: Tevhid, Mead (ahiret) ve Nübüvvet
Kuran, ahiret inancını bize nasıl aktarıyor?
Kıyamet sahneleri ile korkutarak, cennet ile müjdeleyerek ödüllendirerek. Bunlar benzetme, teşbih, analoji ile yapılıyor. Amaç insanda düşünce değil duygu oluşturmatır. Bu dil işe yarıyor ki 2000-1500 yıldır Hristiyanlık ve İslam devam ediyor. Bu tasvirlerden sakınma ve arzu etme duygusu meydana gelir. Felsefe duyguyla değil düşünceyle ilgilenir. Öfke ve arzu güçlerini bir kenara bırakarak düşünce gücünü artırmaya çalışıyoruz. Öfke ve arzuyu kontrol etme işi vaizlerin işidir.
Kuran’da apodiktik/burhani ifadeler var mıdır? Burhani kıyaslar var mıdır? Burhani midir iknai midir?
“Allah şöyle bir örnek veriyor: Bir adam var ki onun birbiriyle ihtilâflı birçok ortak efendisi bulunmaktadır; bir adam da var ki bir tek kişiye bağlıdır. Şimdi bu iki adamın durumları eşit olabilir mi? Bütün övgüler Allah’a mahsustur; fakat çoğu bunu anlamamaktadır.” (Zümer Suresi – 29 . Ayet) ayetindeki örnek, muhatap köleci bir toplumda yaşadığı ve bunu içine sindirdiği zaman anlamlıdır. Bu ayete karşı hiçbir efendiyi kabul etmiyorum diye cevap veren birinin akıl yürütme zincirine Kuran’ın vereceği yeni bir cevap yoktur.
“Allah nezdinde Îsâ’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan var etti; sonra ona “ol” dedi ve oluverdi.” (Âl-i İmrân Suresi – 59 . Ayet) ayetindeki cevap Yahudilerin Adem’in annesiz ve babasız yaratılışına inanıp İsa’nın babasız yaratılışına inanmaması üzerine verilmiştir. Oysa Adem’in yaratılışı konusunda bir kabulü olmayanlara verilebilecek bir cevap yoktur. Buradaki akıl yürütme Adem’in yaratılışına inananlar için bir çözüm sunar ama inanmayanlar için bir cevap niteliği yoktur.
Bir kitabı okuduğunuzda yazarın zekâ seviyesini ve biçimini fark edersiniz. Söz ortadaysa söze bakarak çıkarım yapılabilir.
“Kutsal metinleri ortaya çıkaran bilinç analitik bir bilinç değildir.” (Dücane Cündioğlu) Peygamberler analitik bir eğitimden geçmediğinden ve muhataplarının da böyle bir isteği olmadığı için kutsal metinler analitik çözümleme ve tanımlar içermez. İnsan düşünmeye çok zor adapte olur ve düşünmeden de yaşanabilir. Kavramsal/analitik zeka imgelemden ayrılarak yaptığı tanımların hesabını verir.Betimleme özsel değil dışsaldır. Felsefe özsele ulaşmaya çalışır. “Bilim düşünmez” (Heidegger) Bilim araştırır, felsefe düşünür. Felsefe bir uyanıklık sorunudur ve İncir ağacının altındaki ihtiyara geç olmadan suyu götürüp dünyalığa ona göre meyletmek gereklidir.
Akıl yürütme nasıl yapılır?
1-Parçadan parçaya: Analoji: Sanat ve gündelik yaşamda kullanılır. Siyasette kullanılır. Retorik/Hitabet ve diyalektik bu alanla ilgilenir. Retorik ikna sanatıdır. Mahkemede, mecliste ve cenaze/düğünde retorik konuşmalar yapılır ve hiçbiri burhani/apodiktik değildir. Sevgilinizi çiçeğe benzettiğiniz zaman teşbih, istiare, kinaye olur.
2-Parçadan bütüne: Tümevarım
3-Bütünden parçaya: Tümdengelim
Felsefe kavramlarla ilgilenir. Sözcüklerden kavramlara yükselmeye çalışır. Diyalektik/Cedel, hakikati arama ve ifade etme biçimi değildir. Felsefe retorik ve diyalektiği kullanır ama bunlar hakikate götürmez.
İnsanlık tarihini, usun tarihini, imgelemin tarihini, muhayyilenin tarihini ve gelişimini araştırın. Bu bilgiler dogmalara/ezberlere karşı bizi daha korunaklı kılacaktır. Dünya artık evrenin merkezinde değil, insan da evrendeki ana unsur değildir. İnsanı yeniden tanımlamak gerekir. Büyük korkuların insanları eşitleyeceğine inanırım, bir dış düşman olmadığı zaman birleşme olamaz. Salgın sonrası insana yönelik yaklaşımlar değişecek. Töz olmadığı zaman olasılık ortaya çıkar. Toplumsal yaşamda çözülme devam edecek. Evreni birlik içine getirebileceğimiz olanaklar yok oluyor. Yaşam dönüşecek. Doğru yorumlama için geri çekilmemiz gerekecek. Düşünen zekâlar toplumun içerisinde yer almaz. Theoria tribünde oturur, gözler. İş bittikten sonra yorum yapılabilir.
İnsana özgü özellikler nelerdir?
1-Us / Akıl
2-Sırtı dik / Homo Erectus / Aristo, John Locke, Johann Gottfried Herder ve Darwin
3-Eller / El olduğu için mi akıl var, akıl olduğu için mi el var?
4-Gülebilen
İnsana özgü özelliklere yapılabilecek eleştirel yaklaşımlar nedir?
Konuşan/düşünen/gülebilen/akıllı/zeki hayvanlar/canlılar var mı?
Konuşma ile ses çıkarmak arasında fark var mı?
Haberleşmek ile konuşmak aynı mı?
Sözcük oluşturabilir mi? Grameri var mı?
İç konuşma(düşünme)-dış konuşma? Biz kelimelerle düşünürüz. Hangi dilde rüya görüyorsunuz? Dil rüyayı bile belirler.

Felsefi düşünce demek ayrım yapabilmek demektir.
Platon’un Sofist, Devlet adamı, filozof üçlemesi.
Sofist; filozofun taklitçisi, entel diye tabir edebileceğimiz, hakikati aramaksızın ücret karşılığı ve hakikati kullanan tiptir.
Sofist kitabında yapılan Sanat tanımlaması:
1-Üretmek/meydana getirmek: Çiftçilik, Ustalık
2-Elde etmek: Gönüllü değişim (ticaret) ve Gasp/Savaşla->Avcılıkla: Cansız avlama(toplama), canlı avlama->karada avlanma, denizde avlanma-> ağla avlama, zıpkınla avlama-> ateşli avlama, çengelli avlama. Sofist bir avcıdır. Sofist zengin gençleri parayla avlayan kişidir.
Avlanma->Tek tek kandırma ve toplu kandırma olarak ikiye ayrılabilir.
Toplumdan talebi olan her türlü iletişim kurma biçimi bir avlanma biçimidir. Siyasetçi seçmeni avlamıyor mu? Köşe yazarı okuyucularını avlamıyor mu? Sofistlere yönelttiği eleştirileri filozoflar da yapar. Ana fark biri menfaat için biri hakikat arayışı için yapar. Kültürü oluşturan matbaacı, gazeteci, enteller yani ara sınıflardır. Daha derin düşünmenin zeminini oluşturur. Aklın hilesi Adam Smith’in teorisidir. Kendi çıkarı için yapılan işler insanlığa mal olur. Kültür bu şekilde oluşur. Kişisel hesapların ucuzluğu ortaya çıkan faydanın büyüklüğünü örtemez.
Büyük Kategoriciler: Aristo (Mantık’ın Kurucusu) ve Kant (Saf Aklın Eleştirisi)
“Soru sormak yıkmak demektedir.” (İbni Sina) Cevap vermek bir yapım eylemidir. Kuşkucular her şeyi yıkmak istemektedir. Şu anda bir yıkım süreci devam etmektedir.
Töz :Cinsül encas: Cinslerin cinsi
1-Cismani Töz: Cevher, Cisim
2-Cismani Olmayan Töz: Akıl, Nefs
Cisim: Madde ve suretten meydana gelen şeye cisim denir.
1-Organik cisimler: Duyuları olan ve istemli hareket yapabilen ve yapamayan: İnsanlar, Hayvanlar / Bitkiler
Bitkisel hayat; beslenme, büyüme ve üremeden oluşur.
Organik yaşamın temeli bitkisel hayattır. Duyular ve istemli hareket eklenince hayvanlar, konuşma ve düşünme eklenince insanlar tanımlanabilir.
2-İnorganik: madenler, mineraller, taşlar

Cins tür ayrım özellik ilinekler: 5 tümel
Definisio: cins tür ayrım / özsel tanım
Descripsio: özellik ilinekler / betimleme / resim / kutsal kitap bu şekilde tanım yapar.

  1. Yaşar Mehmet AKKAYA diyor ki:

    Ahmet Kardeşim ” Nefsini ıslah edemeyen Başkasını ıslah edemez” .Hükmünce Kendime notlar demişsin ama ben belki de senden daha çok yararlandım. Eline yüreğine sağlık. İyi ki varsın ve iyi ki bu notları almışsın.
    Dücane ye katılmadığım pekçok nokta var olmalı da. Elbetteki senin de olacak ve olmalı da. Efkarın tesadümü hakikati tecelli ettirir derler. Yoksa hakikate nasıl ulaşacağız.

Ahmet Cevahir ÇINAR için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir