Hani insanlar söyledikleri kadar meşgul değillerdir, öncelikleri vardır ya.
İnsanın yapacağı işlerin durumu da bu şekildedir.
Aynı gün 3 kere reddedilen makaleyi gönderecek dergi bulmam gerekiyor.
Oğlum ve kızım ile ders çalışmam gerekiyor.
Doktora süreciyle ilgili yapmam gereken çalışmalar hep mevcut…
Okunması gereken o kadar çok kitap birikti ki, hangisi daha önemli diye düşünmekten okumaya başlayamıyorum.
Liste böyle uzayıp gidiyor.

Bu yoğunluğun arasında, tüm işleri bekletip, en tepeye ne çıktı?

Dücane Cündioğlu’nun katıldığı Büyük Sorular programı.

Genellikle böyle programları TV’de yayınlandığı sırada değil, sonradan izleyip, özümsemek daha çok hoşuma gidiyor.

Dücane Cündioğlu, eski çok bilmişlik dönemimde, yani saklı seçilmiş olduğum dönemde burun kıvırdığım binlerce düşünürden biri. Hiç kitabını okumadım ama okuyacağım. Videolarını izleyip, Twitter’da yazdıkları çerçevesinde takip ediyorum. Görüşlerine önem verdiğim bir kişi. O yüzden bu programı hem izlemek, hem de not almak istedim.

-Nesin?
-Hakikat arayıcısıyım.

-Hakikatı bulamadın mı?
-Bulsam neden arayayım.

Programdan kalan direk alıntılar tırnak içerisindedir, diğerleri benim düşüncelerim:

“Hakikat arayıcılığı edat olmayı bırakmaktır.”
“Din kendisini duyusal imgelerle var ettiği için sorgulanamaz.”
“Dinler dünyayı anlamlandırır ama açıklamaz ve bu anlamlandırmanın doğruluğu önemli değildir.”

“Anlam vermek inanmakla mümkün olabilir. İnanmak güvenmektir. İmgelerin altında/arkasında uyumak demektir. Açıklamak, uyanıklık ister. Sıkıntı, ızdırap ve hesaplaşmak ister.”

“Toplumsallık duygusunun temeli birlikte yemek yeme ile başlar.”

“Eleştiri yerine aşağılama yapılıyor.”

Ateist, dini aşağılıyor, dindar ise ateisti, oysa eleştiri yapılarak objektif bir ortam sunulmuyor, herkes kendi kitlesini radikalleştirip, ötekine küfrettirip, gemisini yürütme derdinde. O yüzden dini aşağılamayan ateist ile, ateistler ne diyor diye merak edip onları dinleyen dindarlar lazım. Bu konuyla ilgili benzer yorumlarım olmuştu, Din-Bilim çatışmasının çözümü için aklı selim, bilgili, erdemli, ahlaklı, tahammüllü, önyargısız kişiler gereklidir. Dücane Cündioğlu şu anda ne körü körüne bir inançlı, ne de bir ateist. İkisinin ortasında veya başka bir noktada. Benim durumum da şu anda bu.

“Devletin imanı arttıkça, aklı azalır.”

“Yoksulun iyiye ihtiyacı vardır, zenginin doğruya ihtiyacı vardır.”

“İnsan düşünmeyi sevmeyen, irrasyonel bir varlıktır.”

“İnanç yerini düşüncenin alması gereken bir aşamadır.”

Reddedebildiğin kadar varsın.Sana empoze edilen her şeyi yok et. Sonra yeniden başla.
Dücane Cündioğlu’nun 40 yıl uğraşıp inşa ettiği gökdeleni yıkması çok cesurca. Herkese teklif edilemez ve herkes altından kalkamaz.

Birkaç yıl önce böyle bir ayrıma geldim ve yetiştirdiğim harmanı veya yaptığım evi yıkarak, yeniden başlama yürekliliğini gösterdim. Dinledikçe içim kıpır kıpır oldu, işte benim durumum ve mevcut durumdan mutluyum 🙂

Bendeki değişimi merak edenlere açık bir mesaj olsun.

En öncelikli meselem Dücane Cündioğlu ne demiş acaba?” te bir düşünce

  1. Perry Cox diyor ki:

    “Birkaç yıl önce böyle bir ayrıma geldim ve yetiştirdiğim harmanı veya yaptığım evi yıkarak, yeniden başlama yürekliliğini gösterdim.”

    Teşekkür ediyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir